EĞİTİMDE ÖDÜL VE CEZA
Her çocuk bir davranışı kazanmak
için belli aşamalardan geçer. Bir davranışı kazanma süreci ve çeşidi çocuktan
çocuğa farklılık gösterir. Nasıl ki her birey/çocuk birbirinden bambaşka ise;
davranış kazanma şekli de farklıdır.
Herhangi bir davranışı öğrenme
veya alışkanlık kazanma davranışın pekiştirilmesi ile süreklilik kazanır. Bu sürekliliği
kazandırmakta 2 yol vardır: birincisi ödül, ikincisi ceza.
Ödül; herhangi bir davranışı
kazandırmak veya alışkanlık haline getirmek için; çocuğu duygusal, fiziksel,
bilişsel olarak doyurmak ve mutlu etmektir. Ceza ise; daha çok bir davranıştan
vazgeçirmek adına çocuğa uygulanan olumsuz bir yaptırımdır. Ceza, eğitimciler
ve aileler tarafından en son başvurulması gereken yöntemdir. Cezadan önce çocuğa olumsuz pekiştireç
uygulanması sondan bir önceki basamak olması adına daha tutarlı bir
davranıştır. Olumsuz pekiştireç; çocuğu “mahrum bırakmak” anlamına gelir. Örneğin; çocuğa akşam parka gitme sözü
verdiniz ve ardından çocuk herhangi bir aşırılıkla sizi kızdırdı. Bu durumda
çocuğu dövmek bir CEZA, çocuğu sevdiği şeyden yani parka gitmekten mahrum etme
(parka gitmekten vazgeçme) bir OLUMSUZ PEKİŞTİREÇTİR.
ÖDÜLÜN ÖZELLİKLERİ
Ödül; davranışın devamı veya
kazanımı için, çocuğu motive etmektir. Her eğitimci ben de maddi ödül değil,
psikolojik ödülden yanayım. Çocuğa verilen
ödüller her döneme göre değişkenlik gösterir.
BEBEKLİK –ÇOCUKLUK ÖDÜLÜ(0-4 YAŞ) : bebeklik döneminde çocuk birçok davranışı
ödül yöntemi ile kazanır. Örneğin ba-ba diye bir ses çıkardığında sevinilir,
gülünür, çocuğa sarılınır, öpülüp, okşanırsa çocuk bir ödül almış olur ve ba-ba
sesini tekrar çıkarmak için çaba sarfeder. Bu dönemin ödülleri; sevme, sarılma,
okşama, kucağa alma, öpme, onunla ilgilenme, gezdirme, gülme, masaj yapma, basit
oyunlar oynama, onunla vakit geçirme…
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÖDÜLÜ (4-7 YAŞ)
: bu dönemde bir çocuk en meraklı olduğu ve soru sorduğu evreyi yaşar. Dolayısıyla
bu dönemde çocukla vakit geçirmek, onunla oyun oynamak, başını okşamak,
gülümsemek, aferin demek, alkışlamak, sarılmak, onunla parka gitmek, ona
seveceği sorumluluklar vermek, takdir etmek, seveceği şeyler öğretmek en büyük
ödüllerdir. Örneğin; yerde gördüğü bir çöpü alıp çöp kovasına attığında gülüp
alkışlamak “harikasın, çöpler yerde değil çöp kovasında olmalı, onu alıp çöp
kovasına attığın için teşekkür ederim, bu çok güzel bir davranış, aferin sana…”
tarzında motive etmek davranışın devamı için çok önemli bir katkı
sağlayacaktır.
OKUL DÖNEMİ ÖDÜLLERİ (7VE ÜSTÜ) :
bu dönemde çocuk artık akademik öğrenime başlamış ve başarı onun hayatında
önemli bir yer kaplamaya başlamıştır. Dolayısıyla bu dönemde çocuğu en fazla
motive eden şey; yeni şeyler öğrenmek/keşfetmek ve başarı duygusudur. Bu dönemde
çocuğu bol bol takdir etmek, sürekli ceza vermek yerine öğrenme yöntemini
öğrenip pekiştirmek, seveceği spor,dans,oyun gibi faaliyetler yönlendirmek,
arkadaşları ile güvenli çerçevede vakit geçirmesine imkan sağlamak, bağımsız
hareket etmesine imkan sağlamak, arkadaşlarını eve davet etmek, birlikte
alışveriş yapmak, birlikte yemek/pasta/kurabiye vs yapmak (mutfakta eğlenceli
vakit geçirmesini sağlamak), ödevlerini oyun oynayarak yaptırmak, sevdiği
yerlere götürmek en büyük ödüllerdir.
Çocuğa her zaman manevi ödül
vermek bir süre sonra çocukta insanlara karşı aşırı beklentiye sebep olabilir,
yani çocuk her yaptığı şeyde takdir edilmek isteyebilir. Bunun olmaması için
çocuğa davranış, alışkanlık haline gelene kadar dağınık pekiştirme
uygulanmalıdır. Dağınık pekiştirme; çocuğa yaptığı her ama her doğru davranışta
değil, aynı davranışın değişik aralıklarla belli kısmına ödül verilmesidir. Örneğin;
her çöpü alıp çöp kovasına attığında değil, 3 defa yaptığında bir kere aferin
demek gibi. Yine de her yaptığında gülümsemek ve onaylamak da davranışın devamı
için elbette ki gereklidir. Aksi takdirde davranış bir süre sonra sönebilir. Önemli
olan doğru zamanda ve doğru şekilde ödüllendirmektir.
MADDİ ÖDÜL
Maddi ödül; çocuğa yaptığı olumlu
davranış sonucu, sevdiği bir şeyi almaktır. Bazı eğitimciler çocuğa asla maddi ödül
verilmemeli tezini savunurlar. Bir eğitimci olarak ben asla verilmemeli
diyemiyorum, çünkü insanın çalışıp karşılığında maaş alması bile çalışmasının
ödülüdür; dolayısıyla çocuğa gösterdiği büyük başarılarda nadir de olsa maddi
ödül almak yerinde olacaktır. Maddi ödüller 100.000 dolarlık yatlar olmamalı
elbette J
örneğin; verdiği sözü tuttuğunda ara sıra
sevdiği pastayı yapmak, sevdiği çikolatayı ya da bir kıyafeti almak, takdir
aldığında başarısını bir bisikletle ödüllendirmek gibi… maddi ödül; az
uygulanmalı ve çocuğu tatmin edici şekilde seçilmelidir. Çocuğa sürekli maddi
ödül vermek; bir süre sonra doyumsuzluğa ve pervasızlığa sebep olur. Bu yüzden
çocuğa; maddi bir ödüle sahip olmanın ciddi bir çaba gerektirdiğinin aşılanması
gerekiyor. Maddi ödül alırken en çok dikkat edilmesi gereken nokta ise; ödülün
çocuğun yaşına ve durumuna uygun seçilmesidir.
Her şeye rağmen diyebilirim ki;
her zaman özellikle okul dönemine kadar en etkili olan ödül, manevi ödüldür.
CEZA VE CEZANIN EĞİTİMDEKİ YERİ
Her eğitimci gibi ben de eğitimde
cezanın olmamasını ya da en başvurulması gerektiğini savunuyorum. Ceza; uygulanması en kolay, anne için en
tatmin edici ve davranış değiştirmede etkisi en az ve olumsuz olan yöntemdir. Örneğin;
odasını dağıttığı için çocuğunuzu döverseniz bir dahakine ya inat eder hiç
toplamaz ya da sadece siz olduğunuz için içinden gelmeden toplar. Siz yani “otorite” olmadan çocuk asla odasını toplamaz.
Burada çocuk davranışını değiştirmemiş yalnızca otoritenin varlığına göre
hareket etmeyi öğrenmiş olur.
Ceza; çocuğu dövmek, vurmak,
fiziksel zarar vermek, yaralamak, itmek, vücudunu sıkmak, saçını çekmek, odaya
kilitlemek, fiziksel gereksinimlerinden mahrum bırakmak, istismar etmek gibi
yöntemlerle uygulanır. Örneğin zorla ödev yaptırmak da bir ceza yöntemidir. Annelerin
de en fazla düştüğü hatalardan biridir; çocuk ödevi öğrendiklerini pekiştirme
olarak algılamalıdır, zorla yapılması gereken bir işkence ya da bir ceza
yöntemi olarak algılamamalıdır. Anneler çocuğu oyundan mahrum bırakıp kafasına
vura vura televizyon karşısında ödev yaptırmak, çocuğa uygulanan en büyük
cezadır ve yüzde doksan işe yaramaz. Burada önemli olan çocuğun öğrenme
yöntemini öğrenip ona göre ödev yaptırma yolları izlemektir.
Ceza; başvurulması gereken en son noktadır. Cezadan
önce çocuk yaptığı yanlış davranış için güzelce UYARILMALIDIR. Uyarı yumuşak
bir üslupla ve gerekçeleri ile yapılmalıdır. Örneğin kaşlarını çatmak, sesini
yükseltmek bir uyarı şeklidir. Eğer uyarı işe yaramazsa çocukla KONUŞULMALIDIR.
Konuşma; anne ve baba ile birlikte sakin bir ortamda, nede yapmaması gerektiği
ele alınarak sebep ve sonuçları anlatılarak yapılmalıdır. Eğer çocuk hatada
ısrar eder ve bile bile devam ederse verilmek istenen CEZALAR
HATIRLATILMALIDIR. Örneğin; bunu yapmaya devam edersen parka gitmekten
vazgeçeceğim gibi. Ceza, hemen verilmeden önce, çocuğa hatırlatılırsa çocuk
yüksek ihtimalle davranışı yapmadan önce düşünecektir.
Ceza; çocuğun direkt kişiliğine verilmemelidir,
çocuğa hakaret ederek ceza vermek çok yanlış bir tutumdur, ceza çocuğa karşı
değil davranışa karşı verilmelidir. “sürekli yanlış yapıyorsun, aptal!” değil, “bu
davranış doğru değil, bence bunu bir kez daha düşünmelisin, ben doğruyu yapacağına
eminim, sen bunu doğru yapabilecek bir çocuksun, örneğin sana ipucu vereyim
çöplerin yeri yer değil…evet neresi olabilir, tabi ki çöp kovası öyle değil mi…”
tarzında cümleler kurmak her zaman cezadan daha fazla işe yarayacaktır.
Eğitim zor ve meşakkatli bir
süreçtir. Bu süreçte çocuğa ne kadar doğru davranış kazandırırsak o kadar güzel
bir nesile katkımız olur. Dolayısıyla anne babalar ödül ve cezalar uygulanırken
her zaman işbirliği halinde olmalı ve doğru davranışı doğru zamanda
uygulamalıdır.
DERYA GÜNEŞ
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ VE ÇOCUK
GELİŞİM UZMANI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder