25 Mayıs 2015 Pazartesi

EĞİTİMDE ÖDÜL VE CEZA


EĞİTİMDE ÖDÜL  VE CEZA
Her çocuk bir davranışı kazanmak için belli aşamalardan geçer. Bir davranışı kazanma süreci ve çeşidi çocuktan çocuğa farklılık gösterir. Nasıl ki her birey/çocuk birbirinden bambaşka ise; davranış kazanma şekli de farklıdır.
Herhangi bir davranışı öğrenme veya alışkanlık kazanma davranışın pekiştirilmesi ile süreklilik kazanır. Bu sürekliliği kazandırmakta 2 yol vardır: birincisi ödül, ikincisi ceza.
Ödül; herhangi bir davranışı kazandırmak veya alışkanlık haline getirmek için; çocuğu duygusal, fiziksel, bilişsel olarak doyurmak ve mutlu etmektir. Ceza ise; daha çok bir davranıştan vazgeçirmek adına çocuğa uygulanan olumsuz bir yaptırımdır. Ceza, eğitimciler ve aileler tarafından en son başvurulması gereken yöntemdir.  Cezadan önce çocuğa olumsuz pekiştireç uygulanması sondan bir önceki basamak olması adına daha tutarlı bir davranıştır. Olumsuz pekiştireç; çocuğu “mahrum bırakmak” anlamına gelir.  Örneğin; çocuğa akşam parka gitme sözü verdiniz ve ardından çocuk herhangi bir aşırılıkla sizi kızdırdı. Bu durumda çocuğu dövmek bir CEZA, çocuğu sevdiği şeyden yani parka gitmekten mahrum etme (parka gitmekten vazgeçme) bir OLUMSUZ PEKİŞTİREÇTİR.

ÖDÜLÜN ÖZELLİKLERİ
Ödül; davranışın devamı veya kazanımı için, çocuğu motive etmektir. Her eğitimci ben de maddi ödül değil, psikolojik ödülden yanayım.  Çocuğa verilen ödüller her döneme göre değişkenlik gösterir.
BEBEKLİK –ÇOCUKLUK ÖDÜLÜ(0-4 YAŞ) :  bebeklik döneminde çocuk birçok davranışı ödül yöntemi ile kazanır. Örneğin ba-ba diye bir ses çıkardığında sevinilir, gülünür, çocuğa sarılınır, öpülüp, okşanırsa çocuk bir ödül almış olur ve ba-ba sesini tekrar çıkarmak için çaba sarfeder. Bu dönemin ödülleri; sevme, sarılma, okşama, kucağa alma, öpme, onunla ilgilenme, gezdirme, gülme, masaj yapma, basit oyunlar oynama, onunla vakit geçirme…
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÖDÜLÜ (4-7 YAŞ) : bu dönemde bir çocuk en meraklı olduğu ve soru sorduğu evreyi yaşar. Dolayısıyla bu dönemde çocukla vakit geçirmek, onunla oyun oynamak, başını okşamak, gülümsemek, aferin demek, alkışlamak, sarılmak, onunla parka gitmek, ona seveceği sorumluluklar vermek, takdir etmek, seveceği şeyler öğretmek en büyük ödüllerdir. Örneğin; yerde gördüğü bir çöpü alıp çöp kovasına attığında gülüp alkışlamak “harikasın, çöpler yerde değil çöp kovasında olmalı, onu alıp çöp kovasına attığın için teşekkür ederim, bu çok güzel bir davranış, aferin sana…” tarzında motive etmek davranışın devamı için çok önemli bir katkı sağlayacaktır.
OKUL DÖNEMİ ÖDÜLLERİ (7VE ÜSTÜ) : bu dönemde çocuk artık akademik öğrenime başlamış ve başarı onun hayatında önemli bir yer kaplamaya başlamıştır. Dolayısıyla bu dönemde çocuğu en fazla motive eden şey; yeni şeyler öğrenmek/keşfetmek ve başarı duygusudur. Bu dönemde çocuğu bol bol takdir etmek, sürekli ceza vermek yerine öğrenme yöntemini öğrenip pekiştirmek, seveceği spor,dans,oyun gibi faaliyetler yönlendirmek, arkadaşları ile güvenli çerçevede vakit geçirmesine imkan sağlamak, bağımsız hareket etmesine imkan sağlamak, arkadaşlarını eve davet etmek, birlikte alışveriş yapmak, birlikte yemek/pasta/kurabiye vs yapmak (mutfakta eğlenceli vakit geçirmesini sağlamak), ödevlerini oyun oynayarak yaptırmak, sevdiği yerlere götürmek en büyük ödüllerdir.
Çocuğa her zaman manevi ödül vermek bir süre sonra çocukta insanlara karşı aşırı beklentiye sebep olabilir, yani çocuk her yaptığı şeyde takdir edilmek isteyebilir. Bunun olmaması için çocuğa davranış, alışkanlık haline gelene kadar dağınık pekiştirme uygulanmalıdır. Dağınık pekiştirme; çocuğa yaptığı her ama her doğru davranışta değil, aynı davranışın değişik aralıklarla belli kısmına ödül verilmesidir. Örneğin; her çöpü alıp çöp kovasına attığında değil, 3 defa yaptığında bir kere aferin demek gibi. Yine de her yaptığında gülümsemek ve onaylamak da davranışın devamı için elbette ki gereklidir. Aksi takdirde davranış bir süre sonra sönebilir. Önemli olan doğru zamanda ve doğru şekilde ödüllendirmektir.
MADDİ ÖDÜL
Maddi ödül; çocuğa yaptığı olumlu davranış sonucu, sevdiği bir şeyi almaktır. Bazı eğitimciler çocuğa asla maddi ödül verilmemeli tezini savunurlar. Bir eğitimci olarak ben asla verilmemeli diyemiyorum, çünkü insanın çalışıp karşılığında maaş alması bile çalışmasının ödülüdür; dolayısıyla çocuğa gösterdiği büyük başarılarda nadir de olsa maddi ödül almak yerinde olacaktır. Maddi ödüller 100.000 dolarlık yatlar olmamalı elbette J örneğin;  verdiği sözü tuttuğunda ara sıra sevdiği pastayı yapmak, sevdiği çikolatayı ya da bir kıyafeti almak, takdir aldığında başarısını bir bisikletle ödüllendirmek gibi… maddi ödül; az uygulanmalı ve çocuğu tatmin edici şekilde seçilmelidir. Çocuğa sürekli maddi ödül vermek; bir süre sonra doyumsuzluğa ve pervasızlığa sebep olur. Bu yüzden çocuğa; maddi bir ödüle sahip olmanın ciddi bir çaba gerektirdiğinin aşılanması gerekiyor. Maddi ödül alırken en çok dikkat edilmesi gereken nokta ise; ödülün çocuğun yaşına ve durumuna uygun seçilmesidir.
Her şeye rağmen diyebilirim ki; her zaman özellikle okul dönemine kadar en etkili olan ödül, manevi ödüldür.

CEZA VE CEZANIN EĞİTİMDEKİ YERİ
Her eğitimci gibi ben de eğitimde cezanın olmamasını ya da en başvurulması gerektiğini savunuyorum.  Ceza; uygulanması en kolay, anne için en tatmin edici ve davranış değiştirmede etkisi en az ve olumsuz olan yöntemdir. Örneğin; odasını dağıttığı için çocuğunuzu döverseniz bir dahakine ya inat eder hiç toplamaz ya da sadece siz olduğunuz için içinden gelmeden toplar. Siz yani  “otorite” olmadan çocuk asla odasını toplamaz. Burada çocuk davranışını değiştirmemiş yalnızca otoritenin varlığına göre hareket etmeyi öğrenmiş olur.
Ceza; çocuğu dövmek, vurmak, fiziksel zarar vermek, yaralamak, itmek, vücudunu sıkmak, saçını çekmek, odaya kilitlemek, fiziksel gereksinimlerinden mahrum bırakmak, istismar etmek gibi yöntemlerle uygulanır. Örneğin zorla ödev yaptırmak da bir ceza yöntemidir. Annelerin de en fazla düştüğü hatalardan biridir; çocuk ödevi öğrendiklerini pekiştirme olarak algılamalıdır, zorla yapılması gereken bir işkence ya da bir ceza yöntemi olarak algılamamalıdır. Anneler çocuğu oyundan mahrum bırakıp kafasına vura vura televizyon karşısında ödev yaptırmak, çocuğa uygulanan en büyük cezadır ve yüzde doksan işe yaramaz. Burada önemli olan çocuğun öğrenme yöntemini öğrenip ona göre ödev yaptırma yolları izlemektir.
Ceza;  başvurulması gereken en son noktadır. Cezadan önce çocuk yaptığı yanlış davranış için güzelce UYARILMALIDIR. Uyarı yumuşak bir üslupla ve gerekçeleri ile yapılmalıdır. Örneğin kaşlarını çatmak, sesini yükseltmek bir uyarı şeklidir. Eğer uyarı işe yaramazsa çocukla KONUŞULMALIDIR. Konuşma; anne ve baba ile birlikte sakin bir ortamda, nede yapmaması gerektiği ele alınarak sebep ve sonuçları anlatılarak yapılmalıdır. Eğer çocuk hatada ısrar eder ve bile bile devam ederse verilmek istenen CEZALAR HATIRLATILMALIDIR. Örneğin; bunu yapmaya devam edersen parka gitmekten vazgeçeceğim gibi. Ceza, hemen verilmeden önce, çocuğa hatırlatılırsa çocuk yüksek ihtimalle davranışı yapmadan önce düşünecektir.
Ceza; çocuğun direkt kişiliğine verilmemelidir, çocuğa hakaret ederek ceza vermek çok yanlış bir tutumdur, ceza çocuğa karşı değil davranışa karşı verilmelidir. “sürekli yanlış yapıyorsun, aptal!” değil, “bu davranış doğru değil, bence bunu bir kez daha düşünmelisin, ben doğruyu yapacağına eminim, sen bunu doğru yapabilecek bir çocuksun, örneğin sana ipucu vereyim çöplerin yeri yer değil…evet neresi olabilir, tabi ki çöp kovası öyle değil mi…” tarzında cümleler kurmak her zaman cezadan daha fazla işe yarayacaktır.
Eğitim zor ve meşakkatli bir süreçtir. Bu süreçte çocuğa ne kadar doğru davranış kazandırırsak o kadar güzel bir nesile katkımız olur. Dolayısıyla anne babalar ödül ve cezalar uygulanırken her zaman işbirliği halinde olmalı ve doğru davranışı doğru zamanda uygulamalıdır.

DERYA GÜNEŞ
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ VE ÇOCUK GELİŞİM UZMANI


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder